Bir bilinmezliğin içinde savruluyorum. Sorsan ben de bilmiyorum neden böyleyim. Bana ne oldu böyle? yada dur size ne oldu böyle? Karma karışık hayatlar, gök gürültüsüyle çevrili korkular. Önce ışık patlıyor sonra ses. Kriz geçiriyor yine gök. Görevi bu ama kim bilir hangi bilinmezlikten ışıldadı sesiyle. Bazen diyorum her yağmur tanesi teker teker düşse gönlüme. Yaşamış ve göç etmiş insanları düşünüyorum sonra, ne çok yaşamışlar ama.. Peki o krizler, hepsinin altında yatan karanlık kuyular var. Karanlık ve rutubet kokan. Kararmış hayatlarımız hep. Önce ışık patlamış sonra boşluktayız. Neden böyleyiz bilmem ama kıymetini bilmiyoruz karanlığımızın. Sabahın varlığını unutuyoruz ve hapsediyoruz ruhumuzu bilinmezliğe. Kabul etsek gök gürültüsünü. Sabah karşılasa bizi kuş sesleriyle. Düşünsene yeniden başlangıcın hülyalı şiiri gibi cıvıldıyorlar etrafında. Yaz yağmurundan sonra gelen renk cümbüşüyüz yine..